Anamur Tarım ve Tropikal Ürünler fuarı etkinlik alanında bu gün saat 14.00’te Muzda pazarlama uygulamaları ve fiyat oluşumu konulu panel düzenlendi.
Panelde Anamur -Bozyazı Ziraat Odası Başkanı Ahmet Şeref Gümüş ve Muz işletmecisi Ali Haydar Kılınç konuşmacı olarak katıldı.
Muzun Anamur’da üretim ve pazarlama serüvenine değinen ziraat odası başkanı Ahmet Şeref Gümüş, konuşmasında dün panelde konuşma yapan 57. Hükümet Tarım Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp’e ve o dönemde ithalat genel müdürlüğü yapan daha sonra da bakan yardımcılığı yapan ve o günden bu yana Ankara’da adeta yerli Muz lobisinin başını çeken Mustafa Sever’e teşekkür etti.
GÜMÜŞ, konuşmasında şu ana başlıklarla devam etti; “Bölgemizin en önemli ürünlerinden birisi muz. Bugün burada muzu konuşacağız. Muz 25 - 30 yıl önce adeta bitme noktasına gelmişti.
Ancak muza uygulanan %145.8 ithalata uygulanan %145.8 vergiyle üreticimizin yüzü yavaş yavaş gülmeye başladı.
Dün eski bakanımız Gökalp, burada kendi dönemindeki Muzun ve üreticinin durumu anlattı. Sonraki süreçlerde ise yine bölgemizden olan o dönemlerde ithalat Genel müdürlüğü yapan Mustafa Sever kardeşimiz vardı. Daha sonra Bakan yardımcılığı yaptı. Yerli Muzla ilgili ithal muz’un getirdiği sorunlarla ilgili Ankara’da adeta yerli muz lobisinin başını çekti. Ben buradan şu an aramızda olmamasına rağmen Mustafa Bey’in o dönemdeki Anamur’umuza, Anamur çiftçisine ve yerli muza verdiği desteklerden dolayı hepiniz adına, şahsım adına, odamız adına ben teşekkür ediyorum.
Değerli arkadaşlar 30 - 40 ton muz üretiminden bugün 1 milyon tona ulaştık. Bu sadece desteklemelerle değil üreticilerimizin de çabasıyla bu hale geldi. Yalnız ülkemizde ne zaman ne ekileceği ile ilgili, kimin ne kadar ve ne ürün ekeceği ile ilgili herhangi bir plan programı yok. Planlı programlı bir üretime geçmek zorundayız. planlı programlı üretime geçmediğimiz takdirde sıkıntı çekmeye adeta mecburuz.
Serbest Piyasa Ekonomisi
Şu anda ülkemizde üreticilerimizin tüketicilerimizin en büyük sorunu serbest piyasa ekonomisi. Kontrolsüz bir piyasa var, kimin ne yaptığı, kaça alıp kaça sattığı, hiç belli değil. Vatandaş ürettiği malı fahiş fiyata da satabilir, zararını da satabilir. Bunun herhangi bir denetimi yok.
Ben hem eski bir komisyoncu hem de bir yöneticiyim. Eskiden halde Hal piyasası kurulurdu. Ekonomisi her geçen gün geliştikçe şimdi yeni kanunla bu hal piyasası oluşturulması kanunen yasak. O zaman piyasa nasıl oluşuyor? Kendiliğinden oluşuyor! Serbest piyasa ekonomisiyle oluşuyor! Eskiden büyükşehirlerde tablacılar dediğimiz sektöre destek veren bir grup vardı. Ekonomik gücü en zayıf olan insanlar alışverişlerini bu tablacılardan yapardı. Sonra belli bir kısım pazar yerlerimiz vardı. Bir kısım vatandaş pazar yerlerinden alışveriş yapıyordu. Bir grup manavlarından alışveriş yapıyordu. Daha üst düzey, parasının hesabını bilmeyen insanlar da alışverişlerini marketlerden, süpermarketlerden yapıyordu. Değerli arkadaşlar şu anda hepimiz biliyoruz ki tablacılar bitti. Ne bitirdi? Serbest piyasa ekonomisi bitirdi! Pazar yerleri bitti. Kim bitirdi serbest piyasa ekonomisi bitirdi. Haller bitme noktasına gidiyor şu anda onu da serbest piyasa ekonomisi bitirdi. Bugün bütün ürünlerimizin %70’i % 80’i satıldığı yer neresi Zincir marketler.! O zaman üreticinin fiyatını kim belirliyor? -zincir marketler belirliyor. Tüketicinin aldığı alış fiyatını, yani tüketiciye satış fiyatını da zincir market belirliyor. Biz de hem üreticiler hem tüketiciler celladına aşığız. Bütün var gücümüzle ne yapıyoruz? Zincir marketlerin promosyon ürünlerini takip ediyoruz. Sosyal medya hesaplarından ve televizyondan gördüğümüz promosyon ürüne, indirimli diye reklam edilen ürünü almak için zincir marketlere koşuyoruz. Bu zincir marketlerin bizim çiftçimizin üretim yapıp yapmaması hiç mi hiç umurunda değil.! Onlar bu ülkenin üreticisi üretemiyorsa gidip başka ülkelerden ürün tedarik edip yine tüketiciye ürünü satar oalan bizim çiftçimize olur olan güzel ülkemize olur.
Bu Cumhuriyet’imizin kurucusu, yarın ölüm yıl dönümü olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk ne diyor? ’üretim bir ülkenin milli meselesidir’ diyor. ‘Üretmeyen bir toplum yok olmak zorundadır’ diyor. Yine biz inançlı insanlarız. sevgili Peygamberimizin hayatı boyunca elini öptüğü insan sadece çiftçidir. O zaman Peygamber efendimiz de çiftçinin, üreticinin, üretimin üzerinde duruyor. Bize Cumhuriyeti bırakan Gazi Mustafa Kemal de üreticinin, üretimin, milli ekonominin üzerinde duruyor. O zaman biz uyanmak zorundayız. Eğer biz bu sistemin üzerine geçmezsek yarınlarımız daha kötü olacak. Biz kendini besleyen bir ülkeydik. Ancak şu anda hemen hemen her şeyde dışa bağımlı hale geldik.
Değerli arkadaşlar Rusya Ukrayna krizinde buğday da sıkıntı çektik. Mersin limanına gemiler buğday getirdiği zaman adeta halay çektik. İnanın ben o zaman ağladım. Ben o zaman ziraat odası başkanı olarak hüngür hüngür ağladım.” Diye konuştu
Geçmişte yaşanan bir Hollanda krizine değinen başkan Gümüş, Hollanda geçmişte gaz rezerviine ve fahiş fiyata sattığı petrol ürünlerine güvenerek, ‘benim üretmeye ihtiyacım yok’ diyerek tarım üretimine neredeyse boşladı. Fakat 80’li yıllarda dünyada yaşanan petrol krizinden dolayı Hollanda’nın parası var ama üretimi yok. Dolayısıyla insanlar açlık ve Sefaret içerisinde kaldılar. Bundan dolayı da bu olay dünyada Hollanda hastalığı diye literatüre girmiştir.
Biz de zengin ve bereketli topraklara sahip olan bu ülkemizde üretimi bırakıp da fakirleşelim mi? fakirlikle mi cebelleşelim. ? diyerek başta siyasiler ve yöneticiler olarak her ferdin üretimi ve üreticiyi desteklemesi gerektiğini vurgulayarak. Üretmeyen bir toplum yok olmaya mahkumdur.” dedi.
Muz İşletmecisi Ali Haydar Kılıç’da Anamur’da Muzu’un gelişim serüvenine değinerek bu günkü gelinen noktaya dikkat çekti.
1980’li yıllarda bir elin parmakları kadar muz üreticisinin olduğuna değinen Kılıç, muzun aradan geçen yıllar içerisinde gelişim serüvenini anlattı.
Kılıç; “1983 yılında Özal Hükümeti’yle birlikte ithal muzun ülkemize girmesiyle bölgemizde üretim yapan Anamur Bozyazı Kledran iflası ettiği bir dönemi yaşadık. Yani iflastan buralara geldik. Bu süreçlerin üretim ayağında, tanıtım ayağında, bürokrasi ayağında, rekabet ayağında, sosyal faaliyetler ayağında hepsinin içinde bulunmuş bir insanım.
1995 yılına kadar Anamur’da muz yetiştiricileri bir yere hediye muz götüreceği zaman olgunlaşmış sarı muz bulamazdı. Taşınması korunması zordu, yeşil muz alırdı, kışın donar, yazın akar, beneklenir, kararırdı. 1992 - 93 yılında Anamur‘da muzun nasıl sarartılacağıyla alakalı ciddi bir çalışma yaptık. Bu çalışmanın içerisinde muzun ticari değerinin artırılmasının, ticari olarak taşınmasının, ticaret yapanların alıp satabilmesinin önünü açtık. Yerli muz en iyi günlerini 1993 ile 2010 yılları arasında yaşamıştır.” diye konuştu.