https://www.anamurhaber.com/files/uploads/user/8a3d71a48f3b8f06334dd9aeecba127b-8721a4eb5678466ff6f9.jpg
Ali BAL
Advert

Cenneti Nasıl Anlamalıyız Veya Cennet Aslında Nedir/1

12-07-2023 19:16 660 kez okundu.

Kavramlar/2

CENNET

Cenneti Nasıl Anlamalıyız  Veya Cennet Aslında Nedir/1

 Cennet üzerine politik bir okuma:

Cenneti anlamak için öncelikle bu dünyanın politik gerçekliğinden kopmuş ve sadece inanç ve ibadetlere indirgenmiş Müslümanlık anlayışından bir kopmak gerekir. Hiç kimse sadece namaz kılmak, oruç tutmak ve hacca gitmekle (siz buna bir de bireysel ahlak dediğimiz elinden, dilinden, belinden insanlara zarar gelmeyen Müslüman formunu ekleyin) cennete gitmeyecek. Yani salt bunlarla gitmeyecek. Kur’an’da en çok anlatılan kıssa Musa kıssasıdır. Orada Firavun insanları köleleştiren, ezen ve sömüren dünya sistemlerini temsil eder. Karun o sistemlerin kapital ayağını temsil eder. Bu kıssalarda verilen mesaj dünya ezilenlerinin bu sistemlere ve dolayısı ile küresel kapitalizme ve dünya egemenlerine boyun eğmemeleridir. Hele bu oy pusulası ve mühür eline verilen ve siyasal iktidarların onların vereceği oya göre belirlendiği çağımızda çok çok daha büyük önem arz etmektedir. Bu dünya aleminden sonra yeniden diriliş ve akabinde kurulacak olan yeni yaşam planında insanların cennette mi, yoksa cehennemde mi yer alacağı buna göre belirlenecektir. Cenneti de buradan anlamamız ve anlamlandırmamız gerekiyor. Bu dünya hayatında malıyla, canıyla, nice çilelerden, işkencelerden geçerek ömrünü hak ve adaletin hayata hakim kılınması yolunda geçirmiş bir insan orada ilahi tasarrufla hak ve adaletin hayata hakim olduğu bir yaşam planında yer alacaktır. Dikkat buyurulsun: Hak ve adalet. Hak ve adalet kavramlarının kendisi zaten politik kavramlardır. Hak ve adalet ancak onu gerçekleştirecek adil yöneticilerin iş başına gelmesi ile mümkündür. Bu ise bir insanın tüm ömrünü alacak bir uzun maraton koşusunu gerektirir. Her şeye rağmen hak ve adaleti bu dünyada gerçekleştirebilrsiniz veya gerçekleştiremeyebilirsiniz. Ama tarih boyunca gelen Allah elçileri hep bir yeniden diriliş ve öte dünyadan bahsetmişler ve bu dünyada ömrünü hak ve adaleti hayata hakim kılma yolunda cihat ve mücadele ile geçirmiş olanların bu dünya hayatından sonra gerçekleşecek olan yeniden diriliş ve arkasından kurulacak olan barış ve adaletin hakim olduğu yeni yaşam planında sonsuza kadar yaşayacaklarını öğretmişlerdir. İşte cennet budur. Buradan baktığımızda cenneti bir erkeğe yetmiş huri adı altında salt bir erotizme indirgemek yukardan beri izah etmeye çalıştığımız ve ilahi kitapların idealize edip insanlığın önüne koyduğu yüce insanlık davasına bir hakaret gibi durmaktadır. Mü’min bu dünya hayatı boyunca ömrünü hangi kutsal davanın yolunda harcadıysa cennet o davanın gerçekleşeceği yerdir. Yani cennet böyle okunmalıdır.

’’Yeryüzünde fitne kalmayıncaya ve din yalnız Allah’ın oluncaya kadar onlarla savaşın’’ demişse Kur’an (Bkz.Enfal/39,Bakara/193) cennet ayette bahsedilen fitnenin kalmadığı ve dinin ebediyen Allah’ın olduğu, yani göklerin ve yerin mülk ve egemenliğinin tamamen Allah’ın tasarrufunda olup insanlardan kimsenin kimseyi kendi kulluk ve boyunduruğu altına almadığı bu ebedi barış ve adalete dayalı yaşam düzeninin ebediyen hakim olduğu yeni bir dünya, yeni bir yaşam planı demektir. Cennet böyle anlaşılmalıdır. Meseleye buradan baktığımız zaman bir erkeğe yetmiş huri vaadi üzerinden salt erotizme, hurilerle yan gelip yatmaya indirgenmiş bir cennetin Kur’an bakış açısından absürtlüğünü, saçmalığını, ciddiyetsizliğini anlamak ancak o zaman mümkün olabilmektedir. Müslüman zihninde böyle bir Kur’ani bakış açısı maalesef oluşmamıştır. Bu bir zillet halidir. Kur’an’ı ölülere okuyan bir Müslümanlık anlayışından başka ne beklenebilirdi ki zaten?.

Devam edecek

Neler Söylendi?