https://www.anamurhaber.com/files/uploads/user/8a3d71a48f3b8f06334dd9aeecba127b-8721a4eb5678466ff6f9.jpg
Ali BAL
Advert

Kandiller Kurtuluşumuza Vesile Olur mu?

08-03-2023 09:05 558 kez okundu.

Kandille ilgili mesajları böyle geliyor. Herkes kandillerin de bayramların da ülkemizin ve Alem-i İslam’ın kurtuluşuna vesile olmasında müttefik. Ben bildim bileli ülkemizde dini bütün din kardeşlerimiz kandilleri ve bayramları böyle kutlarlar. Fakat ben bildim bileli Müslümanlar zillet, meskenet, dünya küfrü ve istikbarına kul, köle olmaktan kurtulmadıkları gibi her gün biraz daha dibe batıyorlar. İki milyara yakın İslam aleminin hadiste belirtildiği üzere dünya küfrü ve istikbarı karşısında saman çöpü kadar hükmü yok (Bkz.Ebu Davud Melahim/5).

Hadis buna sebep olarak Müslüman kalbini istila eden vehen yani dünyevileşme hastalığına işaret ediyor. Fakat Kur’an açısından baktığımızda dünyevileşme ile birlikte ana hatları ile şu üç kavrama dikkat çekiyor:

1-Velayet:Birbirine veli olmak. Yani müstebitlerin yani dünya egemenleri ile iş tutmak değil birbirleri ile iş tutmak ve birbirlerine güvenip dayanmak, birbirlerini sahiplenmek, birbirleri ile iş tutmak, küfrün değil, birbirlerinin safında yer almak. Buna velayet diyoruz.(Bkz.Al-i İmran/28 ve velayetle ilgili benzeri ayetler) ,

2-Uhuvvet:Uhuvvet kardeşlik anlamına geliyor. Mü’minler birbirlerinin kardeşidir diyor Kur’an (Bkz.Hucurat/10).Dolayısı ile kardeşliğin gereği neyse o hukuka uymak zorundadırlar.

3-Meşveret ve şura:Diğer bir ifade ile İslami parlamenterizm (Bkz. Şura/38).

Velayetin bir gereğinin de İslam Paktı olacağı düşünülürse yukardaki üç kavramın ne kadar birbirleri ile etle tırnak gibi birbirleri ile alakadar bir anlam bağlantısı içinde oldukları açıktır. Sağlık,iş güç,para pul,ilim irfan itibarı ile her Müslüman’ın gücünün yettiği kadar bir çaba içinde olması gerektiğini belirtir Kur’an.

Ümmet ve Misyon:

İslam ümmeti yeryüzünde evrensel barış ve adaletin hayata hakim kılınması omuzlarına yüklenmiş olan bir ümmettir. Enternasyonal yani çok uluslu bir toplumdur. Bu çok uluslu toplumun (ümmet) evrensel barış ve adaleti hayata hakim kılma görev ve sorumluluğuna misyon diyoruz (Bkz Bakara/143,Al-i İmran/110).

Buradan baktığımızda yukarda sıraladığımız üç maddede   İslam binasının inşaasında binanın kolonları ve kirişleri mesabesinde olduğu görülecektir. Fakat İslam ümmetinde böyle bir kıpırtı olmadığı gibi böyle bir ufkun ne de zihinlerde böyle bir arka planın olmadığını görüyoruz. Fransız İhtilalinin yükselttiği hürriyet adalet müsavat kavramlarının tamamen yalandan ibaret olduğunu gördük. İnandığımız kitap bu sorumluluğu İslam ümmetinin omuzlarına yüklüyor. Fakat bakıyoruz ümmetin ufkunda böyle bir ülkü ve ideal görünmüyor. Aksine herkesin oturduğu yerden kandillerle, mevlitlerle, kandiller ve mevlitlerde, hatimlerde okudukları ağdalı, abartılı dualarla vaziyeti kurtarma derdinde olduklarını görüyoruz. Buna karşılık mal ve servet biriktirmede, makam mevki kapmada yarış tam gaz gidiyor (Bkz Tekasür/1-11).Üstelik bizden önceki ümmetlerin bu konuda uyarıldıkları belirtilir Kur’an’da.

Yani Müslüman bu dünyanın Nemrutlarına, Firavunlarına, Karunlarına ve onların yerli işbirlikçilerine karşı devrimci bir savaşa girmeyecek, elini taşın altına sokmayacak. Kandillerle, mevlitlerle, hatimlerle, Kur’an’da belirtilen hedef ve gayesinden koparılarak salt şekle ve ritüellere indirgenmiş ibadetlerle cenneti köşeleyecek, cennette emrine amade kılınan huri-gılmanlarla sonsuza kadar mutlu ve müreffeh yaşayıp gidecek. Kur’an’da böyle bir Müslümanlık anlatılıyor mu gerçekten?

Hayır anlatılmıyor. Aksine Müslümanlar bu dünya yarışını bırakıp yeryüzünde barışın ve adaletin hakim olması yolunda saf tuttuklarında yani işte ancak o zaman  hem kendilerinin Cenab-ı Hak nezdinde hem de ülkelerinin dünyevi anlamda zillet ve sefaletten kurtulmalarının beratı olacaktır.

Neler Söylendi?