https://www.anamurhaber.com/files/uploads/user/8a3d71a48f3b8f06334dd9aeecba127b-8721a4eb5678466ff6f9.jpg
Ali BAL
Advert

Dinimizde “Sırat-ı Müstakim ve İşi Ehline Vermek..!”

08-12-2023 09:45 532 kez okundu.

Dinimizde “Sırat-ı Müstakim ve İşi Ehline Vermek..!”

İSLAM SİYASETİNDE SIRAT-I MÜSTAKİM VE EMANETİ EHLİNE VERMEK ÜZERİNE NOTLAR:

Sırat-ı Müstakim dosdoğru yol demektir. Her din ve ideolojinin bir felsefesi ve çizgisi vardır ve kendi felsefesini, yolunu, çizgisini ’’en doğru’’ kabul eder (Bkz/Yasin/3,4).Bu cümleden olarak Kur’an da kendi gösterdiği yolu en doğru kabul eder. Bunun aslını ve esasını kulluğun sadece Allah’a olması esasına dayanarak insanı insana kul etmeyen, ezdirmeyen, sömürttürmeyen, halkın can ve mal güvenliğini güven altına alan bir yol olarak ifade edebiliriz. Bu yol Allahü Teala’nın vahdaniyeti temel alınarak onun üzerine bina edilmiştir. Buna göre göklerde ve yerde tüm kuvvet ve kudret Allahü Teala’nın tekelindedir. Dolayısı ile insanlardan hiçbir ırk, renk, sınıf, soy, zümre vs. diğerleri üzerinde tahakküm kuramaz. Bu ırklar, renkler, kavimler, boylar, sınıflar, soy ve zümreler….hepsi Allah tarafından yaratılmış olmakla Allah nezdinde bir olup onlardan hiç biri diğeri üzerinde tahakkümde bulunamaz, kendi sultası ve boyunduruğu altına alamaz. Ezemez, sömüremez. İşte bu Allah’ın dosdoğru yolu (Sırat-i Müstakim’i) dur (Bkz.Zuhruf/43, Yasin/4).Her din ve ideoloji, tüm ’’izm’’ler kendi teorisi, felsefesi, inanış biçimi (itikad. Çoğulu akaid) itibarı ile Sırat-ı Müstakim (dosdoğru yol) üzere olduğu iddiasındadır. Doğru-yanlış, Hak-Batıl Allah nezdinde ’’benim nezdimde böyledir, böyle olursa kabul ederim, olmazsa etmem’’ meselesi değildir. Bu kadar yol, din, ideoloji, felsefe, teori (her neyse!) den hangisi doğruysa dünya ancak onunla selamet bulur, huzur ve esenliğe erer. İslam’da da bu böyledir ve İslam’da emredilen yol (Sırat-ı Müstakim de dolayısı ile özünde ’’dünya ancak bu yolla düzelir. Barış, adalet ve huzura erer’’ iddiasındadır. Dolayısı ile Kur’an’ın ’’Allah katında din İslam’dır. Her kim İslam’dan başka bir yol üzerine ölmüş olarak gelirse bu ondan kabul edilmeyecektir’’ (Bkz.Al-i İmran/85), ayeti ile ’’İslam’dan başka bir din üzere ölmüş olarak gelmeyin’’(Bkz.Al-i İmran/102). Şurası çok iyi anlaşılmalıdır: Yüzeysel bakıldığında bu ayetler Allah insanlar arasında bir din ayrımcılığı, faşizmi, milliyetçiliği yapıyor zannedebilir. Hayır! Asla alakası yok. Allahü Teala dünya ancak bu yolla düzeleceği, huzur ve esenliğe erişeceği için insanlardan böylesine titiz bir seçicilik istemektedir. Bunu böyle anlamak ve ayetleri de böyle okumak gerekir. ’’Allah’a, rasulüne ve sizden olan Ulü’l Emr’e itaat edin’’ şeklinde gelen Nisa/59 ayetini de böyle anlamak gerekir. Bakara/143 ve Al-i İmran/110 ayetlerini de öyle. O nedenle Müslümanlar yönetimlerini İslam karşıtı veya net olarak İslam karşıtı değilse bile zihin yapısı ideolojik açıdan belirsizlik içinde yani İslam’la İslam dışı ideolojiler arasında net bir ayırım yapamamış inanç ve düşünüş yapısı itibarı ile problemli kişiliklere yönetimlerini teslim edemezler. Bu anlamda emaneti ehline vermekle Sırat-ı Müstakim üzere olmayı emreden ayetler anlam itibarı ile birbirini tamamlayan ve bütünleyen ayetler olarak okunmalıdır. Metodolojik açıdan buna Kur’an bütünlüğü diyoruz.

Bu cümleden olarak emanetleri (yönetim emaneti) Sırat-ı Müstakim üzere olan, plan, program ve projesi itibarı ile Allah ve rasulünün belirlediği temel esasları kapsayan vahye dayalı bir siyasi önderlik, liderlik ve yapılanmaya (parti) verilmelidir. İslami bir rejimin temeli esası bu olup, anayasa ve yasalar da buna yani bu temel esasa dayalı olarak yapılmalıdır. Bu temel esasa aykırı olan rejimlere, sistemlere anayasalara da meşruiyet tanınamaz. Ayrıca bunların hepsi Allah’tan başka şari yani şeriat (yol,yasa) koyucu kabul etmek anlamına gelmekle İslam’a göre şirk kapsamına girer.

Şunu özellikle belirtelim ki Allahü Teala kendisine ortak koşulmamasını kendisi için istemiyor ve O’nun buna ihtiyacı yok. Yukarda belirttiğimiz gibi her şey ama her çey bu dünyanın selameti, dirlik ve esenliği içindir.

Neler Söylendi?