Sekülerizm Ve Semavi Kökenli Dinlerin Ortak Misyonu..

Sekülerizm Latince dünya anlamına gelen seklorum kelimesinden türemiş bir kavram olup hayatı bu dünyadaki hayatımızdan ibaret kabul eden bir felsefeyi ifade için kullanılmaktadır.Biz bu gün seküler modernite çağında yaşıyoruz. İnancımız toplumsal bazda İslam, Hıristiyanlık, Yahudilik olsa da seküler modernite bir devlet amentüsü/ideolojisi olarak üç dinin muhafazakarlığını da baskılamış ve yedek lastik gibi kendine entegre etmiş bulunuyor.

Seküler modernite bir yönü ile aklın, eleştirel ve analitik düşüncenin önünü kapatan Ortaçağ dinsel bağnazlığına karşı tepki olarak modern zamanları Allah, yaratılış, diriliş ve öte dünya değerlerinden arındırıp hayatı salt bu dünyadan ibaret kabul eden bir dünya inşa etme düşüncesine dayanır.

Tevrat, İncil ve Kur’an’da Allah, yaratılış, diriliş, öte dünya, hesap, mizan, cennet ve cehennem insanın bu dünya yönelik hırs, azgınlık, sapkınlık, çıkarcılık, bencillik gibi şeytani dürtüleri frenlemek sureti ile kamil insanın inşası gibi bir işlev görmektedir. O nedenle hayatı dinden arındırmak sureti ile onu salt bu dünyadaki hayatımıza indirgeyen bu felsefe doğal olarak söz konusu kamil insanın inşasına olumlu bir cevap oluşturamamaktadır.

Sekülerizm On Emir ilkeleri ile bir uyum göstermemesi nedeni ile Yahudilik ve Hıristiyanlık tarafından da onaylanması mümkün değildir. Hal böyleyken Siyonist ve Evangelist üst aklı onu bir dünya dini gibi milletlere dayatmakta ve onu dünya milletlerini sürüleştirmek için kullanmaktadır. Aileyi koruyan,içki, kumar, uyuşturucu, fuhuş,evlilik dışı, hedonist bir bohem yaşantısı seküler yaşam biçiminin temel karakteristik özellikleridir. Kapitalizm bu yaşam biçiminin bağrından doğan ve tüm insanlığın üstüne çöken yedi başlı küresel bir ejderhadır.

Onun da başında Siyonizm bulunmaktadır. Emperyalizm ve sömürü,modern zamanlarda vuku bulan emperyalist paylaşım savaşları,nükleer kirlenme, sanayi atıkları ve zirai ilaçlarla ekosisteme yönelik soykırım Mevcut Yahudiliğe de, Hıristiyanlığa da Müslümanlığa da aykırı bulunmaktadır. Hal böyleyken bu sayfalarda rastladığım bazı Hıristiyanlar sanki dünyanın bu trajik halinin sorumlusu Müslümanlarmış da Müslümanlar ve Müslümanlık olmasa yeryüzü insan soyuna cennet olacakmış da Müslümanlar yüzünden dünya insanoğluna cehennem oluyormuş gibi bir kin ve nefretle Müslümanlara ve Müslümanlığa saldırmaktadırlar.Tam da ırmağın üst tarafından su içen kurdun alt tarafından su içen kuzuya suyumu bulandırıyorsun demesi gibi.O kadar ki mesele sadece Müslümanlarla Hıristiyanlar arasında de değildir.

Bu gün dünya üzerine iki milyarı aşkın Hıristiyan dünyanın diyebiliriz ki yüzde doksanı ezilen,sömürülen dünya coğrafyasının halklarıdır.Kalan da ABD, KANADA, AB ülkeleri gibi askeri,sınai,teknolojik,ekonomik gücü elinde tutan Hıristiyan dünyadır.Dünyanın bu günkü halinde bence GÜÇ KİMDEYSE SORUMLULUK ONDADIR.Dolayısı ile hangi dinden olursa olsun ezilen dünyanın hesabını vermesi gereken güç ve sultayı elinde bulunduran Hıristiyan alemidir. Gerçekte ise üç dine göre de güç yeryüzünü talan etmek,zulmetmek,ezmek ve sömürmek hakkına sahip olmayıp aksine ‘’GÜÇ’ün görevi mazlumun hakkını zalimden alıp mazluma iade etmektir.Bu sorumluluğun yerine getirilip getirilmediğini teftiş,kontrol ve takip etmek hangi dinden olursa olsun tüm dünya mazlumlarına yönelik zulüm ve haksızlığın karşısına dikilmek de bu dünlerin din adamlarının görevidir.Aksi halde mabetlerde ifa edilen dini ayin,tören ve ibadetlerin Tanrı’nın gözünü boyamaktan (boyama çabasından) öte hiçbir hükmü yoktur.