Yazılarımızda zaman zaman ilginç yaşam öykülerine, genç yeteneklere yer veriyor, onları tanıtmaya çalışıyoruz. Bunlardan biri de Bozyazı’da doğmuş büyümüş, genç ozan ve şairlerden Oğuzhan Martin. Oğuzhan 1994 yılında ev hanımı bir anne ve şoför babanın evladı olarak dünyaya gelmiş. Doğuştan engelli bir genç. Çok uzun yıllar hastanede tedavi görmüş. Ama tam olarak iyileşememiş. Rahatsızlığının etkileri bedenen ve ruhen hala devam ediyor.
Bozyazı-Kökobası İlköğretim okulunu ve açık öğretim lisesini bitirmiş. Çok okuyor, araştırıyor, akülü engeli aracı ile geziyor, gözlem yapıyor, soruyor, soruşturuyor. Şiir yazmaya 2004 yılında Isparta-Eğirdir Kemik ve Eklem Rehabilitasyon Hastanesinde daha çocukken başlamış. İlk başlarda kendine Mustafa Yıldızdoğan’ın şiir ve türkülerini örnek almış. Yakın çevresinin dost ve arkadaşlarının, öğretmenlerinin önerisi ile çok sayıda halk ozanı ve şairin kitaplarını alıp okumuş. Bunlar arasında Abdürrahim Karakoç, en çok etkilendiği şair olmuş. Aradaan geçen zaman içinde ailesinin ve çevresinin destekleri ile iki şiir kitabı yayınlanmış. Çalışmalarına ara vermeksizin devam ediyor.
Oğuzhan’ın bana göre en önemli özelliği, kişilerden, olaylardan, çevreden, gördüğü ve yaşadıklarından etkilenerek kolayca şiir yazabiliyor olması. Evet, toplum olarak şair ruhlu bir millet olduğumuz, çok çabuk duygulandığımız, hatta ağladığımız doğrudur. Ancak öyle her duygulanan şiir yazamıyor, yazmak istese de çoğu zaman bir şeye benzemiyor. Resim, müzik ve diğer güzel sanat dalları da öyle.
Oğuzhan ile arada bir, telefonla görüşür, hal hatır sorarız. Bana yaptığı yapmak istediği şeylerden söz eder. Biz de elimizden geldiği kadar ona ne yapması gerektiği konusunda yardımcı olmaya çalışıyoruz. Bu görüşmelerimizden birinden sonra, baktım, bizim için oturmuş bir şiir yazmış. Bunu sosyal medya hesabımızdan paylaştık. Yine size bir sır vereyim. Öğretmen okullarında, resim, müzik, beden eğitimi gibi yetenek isteyen çok önemli derslerdi. Bu derslerden bütünlemeye kalan çok öğrenci olurdu. Bunlardan biri de benim. Son sınıfta resim, ve beden eğiti derslerinden bütünlemeye kalmasaydım. Edebiyat fakültesine girecektik, olmadı.
Uzatmayalım, şiir yazmak, şair olmak, beste yapmak, bir spor dalında kendini geliştirmek, resim ve müzik yapmak, çok okumanın, çok çalışmanın yanı sıra yetenekli olmayı da gerektiriyor.
Oğuzhan yeni çalışmalarına duygu bohçası adını vermiş. Dizelerini bir bohça halinde izleyenlerine, bekleyenlerine maddi bir karşılık beklemeden sunuyor. Tek istediği, kendine değer verilmesi. Onun için toplum olarak, böyle yetenekli, hele böyle özel ve güzel gençlere sahip çıkmak boynumuzun bir borcu.
Görüşmek üzere hoşça ve sağlıcakla kalın.