Geciken Hamlenin Ardındaki Gerçekler
Türkiye’nin pek çok ilçesi, Organize Sanayi Bölgeleri (OSB) sayesinde ekonomik anlamda kabuk değiştirdi. Yerelde kalkınmanın itici gücü olan bu bölgeler, yatırımcının önünü açtı, üretimi artırdı, istihdam yarattı. Ancak hâlâ bazı bölgeler var ki, potansiyeli olduğu hâlde bu dönüşümden mahrum kalmış durumda. İşte onlardan biri: Anamur.
Anamur, yalnızca denizi ve doğasıyla değil, aynı zamanda verimli toprakları ve yıl boyu süren üretim imkânıyla da Türkiye’nin öne çıkan ilçelerinden biri. Muz, çilek, avokado, narenciye… Liste uzayıp gidiyor. Ancak bu ürünlerin büyük bir kısmı ham olarak, yani işlenmeden satılıyor. Oysa bu ürünler, bir fabrika hattından geçse; marmelat, meyve suyu, kuru meyve ya da dondurulmuş gıda olarak pazara çıksa, hem çiftçinin geliri katlanır hem bölge ekonomisi canlanırdı.
Peki neden bu olmuyor?
Cevap basit ama düşündürücü: Ortak vizyon eksikliği, yatırım ortamının yeterince olgunlaşmaması ve belki de en önemlisi, yıllardır süregelen bürokratik hantallık. Oysa OSB, sadece sanayi demek değildir. OSB; istihdam, göçü tersine çevirme, lojistik kabiliyet, marka şehir olma yolunda dev bir adım demektir.
Düşünsenize… Tarımda zaten güçlü olan Anamur, aynı zamanda ürünlerini işleyen, paketleyen, saklayan bir sanayi altyapısına sahip olsa… Gazipaşa Havalimanı’na, Mersin Limanı’na olan ulaşım kolaylığı sayesinde ürünler kısa sürede dünya pazarlarına ulaşsa… İlçe, sadece yaz aylarında değil, yıl boyunca ekonomik bir canlılığa kavuşsa…
Anamur’un genç nüfusu, günübirlik işlerde çalışmak ya da büyükşehirlere göç etmek zorunda kalmasa, burada gelecek kurabilse…
İşte bütün bunlar bir hayal değil. OSB’yle mümkün. Ama önce, yerel yöneticilerin, siyasilerin ve halkın bu konuda aynı masada buluşması gerek. Anamur’un artık bu kronik “gecikmişlik” sorununu üzerinden atması şart.
Çünkü sanayi yalnızca fabrikalar değil; gelecek demek, düzenli gelir demek, toplumsal refah demek.
Ve artık şu sorunun zamanı geldi:
Anamur daha ne kadar bekleyecek?