DOLAR 0,0000
EURO 0,0000
STERLIN 0,0000
ALTIN 000,00
BİST 00.000
Advert
Hüseyin Şinasi
Hüseyin Şinasi
Giriş Tarihi : 18-09-2024 17:44

  Kısır döngü, enflasyon, faiz, döviz, borçlanma.

                        

Hayat pahalılığı, haksızlık, hukuksuzluk, adaletsizlik, gelir dağılımındaki dengesizlik, terör vb. gibi sorunlar günlük hayatımızın bir parçası ve gündemin ilk sırasındadır.   

Gelir dağılımındaki dengesizlik ve adaletsizliklerden başlamak gerekirse; bir ülkedeki gelir dağılımını piramitlere benzetmek mümkündür. Piramit geometrik olarak dış görünümü üçgene benzeyen, tabanı kare veya dikdörtgen şeklinde bir yapıdır. Piramit denilince çoğu kez Mısır Piramitleri akla gelir. Bir toplumun gelir dağılımı da piramitlere benzetilebilir. Piramidin en tepesinde yer alan ve toplumun ancak %5’ini temsil eden bölüm en zengin grubu gösterir. Piramidin kare veya dikdörtgen biçimindeki tabandan başlayan belli bir bölümü ise toplumun en yoksul kesimini ifade eder. Geri kalan bölüm ise orta gelir grubudur. Gelişmiş ve refah düzeyi yüksek toplumlarda orta gelir grubu piramidin en geniş alanını kapsar. Geri kalmış veya gelişmekte olan toplumlarda piramidin tabanı diğer bölümlere göre çok daha büyük bir alana yayılır.  

Şimdi bu gelir ve gelir dağılımı konusunu biraz açalım:

Bir ülkede belli bir dönem içinde elde edilen gelirlere, milli gelir denir.

Milli gelirin ülke nüfusuna bölünmesi ile ortaya çıkan değere kişi başına düşen milli gelir denir.

Milli gelir ve kişi başına düşen milli gelir ülkelerin ve milletlerin gelişmişlik düzeyinin anlaşılmasını sağlayan temel verilerden biridir.

Bir ülkede kişi başına düşen milli gelir ne kadar yüksek ise; ülke o kadar gelişmiş veya o kadar zengin sayılır. Milli gelir ve kişi başına düşen milli gelir ne kadar düşük ise o ülke de o kadar geri kalmış ve yoksuldur.

Gelişmişlik düzeyi ne olursa olsun, hiçbir ülkede kişi başına düşen milli gelir dağılımı eşit değildir. Belli bir kesim çok yüksek gelir elde ederken, öbür taraf kişi başına düşen milli gelirden çok düşük gelir elde eder. Gelir durumu ne çok düşük, ne çok yüksek olmayan kesime orta gelir grubu denir. Devletler bu gelir dağılımı dengesizliğini ortadan kaldıracak bir takım tedbirler almak zorunda kalırlar. Sosyal devlet politikalarını bu kapsamda ele almak ve değerlendirmek gerekiyor.  

Bir ülkedeki üretim ve milli geliri; tarım, sanayi ve hizmet gibi dallara ayırmak mümkündür. Bu noktada ülkelerin, hangi üretim ve gelir grubuna öncelik verdiği gibi makro politikalar öne çıkıyor.

1838 Baltalimanı Antlaşmasından sonra borç batağına saplanmış, borcunu ödeyemez duruma düşmüş, alacaklı devlet veya kuruluşlar tarafından gelir kaynaklarına el konmuş Osmanlı devlet ve ekonomi yapısından yeni Türkiye Devletine geçerken, ülke ekonomisi tarım ve hayvancılığı dayalı, halk yorgun, bitkin ve yoksuldur. Tarım ve hayvancılık ile geçimini sağlamaya çalışan halkın çoğunluğu köylerde yaşamaktadır. Kentlerde yaşayanlar genellikle mutlu azınlık sayılan, Ermeni, Rum, Yahudi veya başka ülke vatandaşı yabancıdır. Doğal olarak köyler tarım ve hayvancılıkla, kentte yaşayan azınlık ve yabancılar sanayi ve hizmet alanında faaliyet göstermektedir.

17 Şubat 1923’de İzmir’de bir iktisat kongresi düzenlenir ve bir ekonomik model belirlenmeye çalışılır. Düşünülen sistem kırsal ve kentsel kalkınmayı birlikte götürmektir.  Devlet, özel girişimci bir sanayileşme düşüncesi ön plana çıkar. Ülkenin dört bir yanına yollar, okullar, fabrikalar yapılmaya başlanır. Uygulanan sistem ile 1934 yılında ilk kez dış ticarette yani ihracatın, ithalattan fazla olduğu duruma gelir. Bu tablo Atatürk’ün 10 Kasım 1938’deki ölümüne kadar devam eder. Bundan sonra ikinci dünya savaşı, kıtlık, yokluk yılları başlar.  

 1939-1945 İkinci Dünya Savaşından sonra, ülkeler bir ABD merkezli, diğeri Soviyetler Birliği merkezli olmak üzere ikiye bölünür. Bu bölüşümde Türkiye ABD’nin payına düşer. Nitekim 1947 yılında ABD ile Türkiye arasında bazı antlaşmalar imzalanır. Bu antlaşmalardan sonra meydana gelen her gelişme ABD’nin ve onun uydusu konumundaki Batı Avrupa ülkelerinin yörüngesinde şekillenir.

1940-50’li yıllardan itibaren Türkiye’ye yüklenen kalkınma rolü tarım ve hayvancılıktır. O tarihten 24 Ocak 1980 kararlarına kadar Türkiye, ithal ikamesine dayalı bir ekonomik büyüme modeli takip ederken, bu tarihten sonra ABD ve Avrupa ülkelerinde yerleşmeye başlayan küreselleşme ve neoliberal ekonomi modeli dayatılmaya başlar. 12 Eylül askeri darbesi bu işin tuzu biberi olur. Bu politik model gereği devletin elinde bulunan paraya dönüşebilecek ne varsa hepsi özelleşleştirme adı altında özel kişi veya şirketlere satılır. Bugün devletin elinde çok stratejik bazı kurumlar dışında ekonomik değer yok gibidir. Büyük sanayi kuruluşları yerli veya yabancı şirketlerin denetimi ve kontrolü altındadır. Serbest piyasa ekonomisinin uygulandığı ülkelerde, yerli veya yabancı şirketler için önemli olan para kazanmaktır. Bu nedenle sürekli olarak şirketlerin el değiştirmesi küresel ticaretin bir gereğidir.  

1980 sonra Türkiye’de üretim yapısı değişmiş, tarım ve hayvancılık geri plana düşerken sanayi ve hizmet alanları öne çıkmaya başlamıştır. Halbuki bir ülkenin her açıdan gelişmesinin ölçüsü, tarım-sanayi-hizmet gibi üretim faktörlerinin dengeli dağıtımına bağlıdır. Bu dengeyi kuramazsanız, hayat pahalılığı, gelir adaletsizliği, yüksek enflasyon, döviz, faiz, borçlanma sarmalından kurtulamazsınız.

Bu politikalar nedeniyle ülkemizde kırsal kesimlerden kentlere doğru yoğun bir göç dalgası yaşanmış ve köylerde yaşayan nüfus iyice azalmış, üretim durma noktasına gelmiş, insanlar yoksullaşmıştır. Köylerden kentlere göç edenler, sağlıksız şartlarda yaşamaya ve emek gücüne dayanan işlerde çalışmaya zorlanmıştır. Dün köyünde hiç kimseye muhtaç olmaksızın yaşayan geniş kitleler yardıma ve sosyal desteğe muhtaç durumdadır. Ne yazık ki, büyük kentlerin kenar semtlerinde perişan olmuş milyonlarca insanın yeniden köyüne kentine dönüp, tarım, hayvancılık alanında çalışmasına yönelik bir politika ve gelişme de yoktur.

Uzattık bitirelim.

Yeniden görüşmek üzere hoşça ve sağlıcakla kalın,

 

 

 

NELER SÖYLENDİ?
@
Hüseyin Şinasi

Hüseyin Şinasi

DİĞER YAZILARI    Anamur’dan İstanbul’a giderken…    Geçmişini bilmeyen, geleceği anlayamaz....  Günlük hayatın bir parçası, ölçü birimleri   Ayağını yorganına göre uzat…. İnsanlar yine mutsuz ve umutsuz. Korkulur bundan.  Anamur liman ve iskelesi, önemli bir kazanımdır. Sığınmacılar konusu, kanayan bir yaradır  Bakkal amca, bakkal amca, helva yapsana…!!!    2024 seçimleri değerlendirme -3 2024 yerel seçim değerlendirme-2   2024 yerel seçim değerlendirmesi -1     Ramazan bayramına doğru      Başkan Durmuş Deniz göreve başlarken        Anamur’da seçimi kim kazanır?   Aday listeleri tamam, buyurun sahaya…      Aday listeleri üzerine bir değerlendirme     Kum saati işlemeye devam ediyor… Arabaşı çorbası içelim...     Bir doğalgaz hikâyesi Anamur’da Doğalgaz Çalışmalarında Son Durum Sığınmacılar, Güvenlik Sorunu Oluşturuyor mu? Ne Oldu Bizim Yaşam Felsefemize? Seçim bitti. Şimdi geçim zamanı… Türkiye Final Maçında İkinci Tur. Büyük Güne Ramak Kala… Seçimi Kazanmanın Yolu..!    Seçime sayılı günler kala…    2023 seçimlerine giderken -7 2023 seçimlerine giderken - 6     2023 seçimlerine giderken - 5   2023 seçimlerine giderken - 4     2023 seçimlerine giderken -3       2023 seçimlerine giderken -2    2023 seçimlerine giderken -1  Deprem ile yaşamayı öğrenmek... Duygu bohçasından esintiler…   Bir ülkücünün anılarından   Kırmızı ibikli küçük tavuk…  Devlet yönetim anlayışları ve sorunlar… Endişe ve umutsuzluk yakamızı bırakmıyor Az kaldı geliyoruz.
NAMAZ VAKİTLERİ
PUAN DURUMU
  • Süper LigOP
  • 1GALATASARAY1951
  • 2FENERBAHÇE1945
  • 3REEDER SAMSUNSPOR1937
  • 4GÖZTEPE1934
  • 5İKAS EYÜPSPOR1933
  • 6BEŞİKTAŞ1931
  • 7RAMS BAŞAKŞEHİR FUTBOL KULÜBÜ1929
  • 8GAZİANTEP FUTBOL KULÜBÜ1926
  • 9TRABZONSPOR1925
  • 10ÇAYKUR RİZESPOR1924
  • 11CORENDON ALANYASPOR1922
  • 12KASIMPAŞA1922
  • 13TÜMOSAN KONYASPOR1921
  • 14ONVO ANTALYASPOR1921
  • 15NET GLOBAL SİVASSPOR1920
  • 16SİPAY BODRUM1916
  • 17BELLONA KAYSERİSPOR1816
  • 18ATAKAŞ HATAYSPOR1910
  • 19ADANA DEMİRSPOR195
Gazete Manşetleri
Yol Durumu
BURÇ YORUMLARI
  • KOÇ
    Koç Burcu
  • BOĞA
    Boğa Burcu
  • İKİZLER
    İkizler Burcu
  • YENGEÇ
    Yengeç Burcu
  • ASLAN
    Aslan Burcu
  • BAŞAK
    Başak Burcu
  • TERAZİ
    Terazi Burcu
  • AKREP
    Akrep Burcu
  • YAY
    Yay Burcu
  • OĞLAK
    Oğlak Burcu
  • KOVA
    Kova Burcu
  • BALIK
    Balık Burcu
ANKET OYLAMA TÜMÜ
E-Bülten Kayıt
ARŞİV ARAMA