DOLAR 0,0000
EURO 0,0000
STERLIN 0,0000
ALTIN 000,00
BİST 00.000
Advert
Ali BAL
Ali BAL
Giriş Tarihi : 17-09-2022 16:16

Bir Rejim Sorgulaması..

İNGİLİZ KRALİÇESİNİN ÖLÜMÜ VESİLESİ İLE GÜNDEME GELEN OSMANLI,HİLAFET,SALTANAT SİSTEMİNDEN CUMHURİYETE GEÇİŞ ÜZERİNE

                                          Bir Rejim Sorgulaması

 

Giriş:

İngiltere kraliçesinin 1.Dünya savaşındaki müttefiklerin yenilmesi ile bizim de yenilmiş sayılmamızın sonucu Anadolu’nun işgale uğraması,bu İşgal çerçevesinde İngilizlerin Yunanistan’ı işgalci bir güç olarak üstümüzde salması,bu cümleden olarak Yunanların egede işledikleri vahşet ve barlıkları,nihayet Kuvvay-i Milliye ile kurulan Milli Ordu ile Yunanların Akdeniz’e döküldüğü 9 Eyül gününe denk gelmesi benim açımdan çok çok manidar bir tevafuktur.

Ama bundan daha anlamlı olanı kendi ülkesinde 1 Kasım 1922’de saltanatı,3 Mart 1924’de hilafeti kaldıran,5 Şubat 1937’de de laikliği anayasasına koyan Cumhuriyet Türkiye’sinin,rejimi saltanat,kralın veya kraliçenin Anglikan Kilisesinin başı sayıldığı (yani o zaman laik değil,bal gibi teokratik oluyor) İngiltere rejiminin bir diğer adının İngiliz Uluslar Topluluğu olduğu göz önüne alındığında rejimi hem krallık,hem hilafet hem de ümmetçi olan İngiltere’nin malül bulunduğu bu ’’ortaçağ’’ kurumları ile nasıl hala çağdaş ve demokratik bir ülke olabildiği veya sayılabildiğidir.Üstelik de sadece İngiltere değil ki İsveç,Belçika ve Hollanda da krallıkla yönetilmekte ama kimse onları anti demokratik olarak nitelememektedir.Hadi diyelim ki Arap krallık veya emirliklerinin çağdaş ve demokratik olmak gibi ne bir iddiaları,ne de öyle bir dertleri var.Tamam.Peki ya İngiltere,Ya Hollanda,İsveç,İsviçre?Onlara ne demeli?Kaldı ki ’’demokratik krallıkları’’ (nasıl oluyorsa artık) kendinde içselleştiren modern Avrupa’nın bu Arap krallıklarının ve emirliklerinin ’’çağdışı’’ olmaları ile de öyle pek bir dertleri olmadığı görülüyor.Batı ve ABD’nin siyasal sistem konusunda Ortadoğu’da izlediği strateji ’’Petrol şahane,demokrasi bahane’’ yani aslolan petroldür demokrasi olmasa da olur der gibi bir şey.

Teokratik İsrail ve Avrupa’nın İkiyüzlülüğü:

AB’nin bayrağındaki 12 yıldız Hz.İsa’nın 12 Havarisine işaret eder.Esasen Haçlılık’la hasbi Hıristiyanlığı birbirinden ayırmak gerekiyor.Putperest Roma döneminde Hz. İsa’da özünü bulan ve emperyalist/putperest Roma’nın arenalarda aslanlara parçalattığı devrimci hasbi Hıristiyanlık İznik Konsili ile devrimci özünden boşaltılarak emperyalist Roma’nın kendini yasladığı ideolojik teolojiye dönüştü.Buna karşılık Tevhidi özünü koruyan marjinal Hıristiyan cemaatler hep sapkın ilan edildi ve Türk fetihleri gelene kadar malları ve canları her zaman üçlemeci/teslisçi Hıristiyanlığın tasallutu altında oldu.Haçlılık işte budur.Yoksa gerçekte haç Hz.İsa’nın,kendi zamanındaki putperest Roma işbirlikçisi ruhban sınıfına karşı direnişini temsil eder.Çünkü o bu direnişi nedeniyle işbirlikçi oportünist ruhban meclisi tarafından yönetiminde bulundukları Romalı valiye gammazlanarak haça gerilmesini sağlamışlardı.Aynı Haçlılık Modernite döneminde yükselen kapitalizme yerini terk ederken kapitalizmin geri kalmış ülkelere girmek için kullandığı uyutma aracı işlevini görüyordu.Dahası İslam alemi aleyhine Siyonizm’le işbirliği yapan Hıristiyanlık işte bu Haçlı Hıristiyanlığıdır (Bkz. Kur’an Maide/51).Siyonizm ise teokrasinin ocağıdır.Hilafet ve saltanatla Osmanlı çağdışı oluyorsa İsrailoğulları’nın tanrının seçilmiş kavmi,Nil ile Fırat arasında kalan toprakların da Yahudiler’e tanrı tarafından vaad edilmiş olduğu şeklindeki Tevrat dogmasını devletinin amentüsü yapan bir İsrail nasıl çağdaş ve laik olabiliyor?İsrail rejimi tam anlamıyla teokratik bir rejimdir.Avrupa ve ABD’nin sıra batı ve ABD işbirlikçisi krallık ve emirliklerine gelince demokrasiyi iplemedikleri gibi gene sıra İsrail’e gelince sözde modern çağda insanlığa  deklare ettikleri laiklik  orada buhar olmaktadır.Veya aslında öyle bir deklarasyon filan yok da biz Türkler saf saf var olduğuna inandırılmışız.

Toparladığımız zaman Türklere yönelik operasyonun öncelikli amacının Türklerin zihinsel ve ruhsal olarak cihangirlik karakterinin yok edilmesine yönelik olduğunu söyleyebiliriz.

Bu durumda ister istemez hilafet ve saltanatın kaldırılması ve Osmanlı rejiminin tasfiyesinde de yoksa hesap ve plan bu muydu diye insan sormadan edemiyor.Zira mesele sadece bir rejimin tasfiyesi ile yerine yeni bir rejimin getirilmesinden ibaret değil.Kafkaslardan Hicaz ve Afrika içlerine,Adriyatik’ten Çin’e kadar olan bir coğrafyada hakimiyete dayalı -Selçuklu’yu da işin içine katarsak- bin yıllık bir tarih hakkında redd-i mirasta bulunmak ve  Türk milletine hala Edirne ile Van arasında sıkışıp kalmışlığı bir şeref madalyası gibi belletmenin her halde  başka bir izahı olmasa gerek.

Bu tabii ki ’’ne duruyoruz.Biz de onlar gibi emperyalist olalım,biz de onlar gibi sömürelim,geri kalmış ülkelerin yer altı ve yerüstü zenginliklerini talan edelim’’ demek değildir.Aksine küresel egemenlerin sanayiden teknolojiye,teknolojiden ekolojiye ve bizzat insan unsurunun kendine yönelik insana ve yer küreye yönelik tehditlerine karşılık yer küreye sahip çıkacak ve insanlığı Siyonizm’in patronluğunda Haçlı/Evangelist/Kapitalist şeytan imparatorluğunun vahşet ve barbarlığına karşı savunacak pozitif bir dünya gücüne kesin olarak ihtiyaç vardır.İslam da bunu emreder (Bkz.Bakara/143,Al-i İmran/110, Enfal/39).Bu bir.Bu yeryüzünün güvenliği kadar Türkiye’nin milli güvenliğinin de olmazsa olmazıdır.Hesap ve plan bu küresel işgal ve istilanın karşısında omuzlarına tüm insanlığın savunulması sorumluluğu yüklenmiş olan Türk cihangirliğinin bitirilmesine yönelikti.

 Nitekim aynı zihniyet tarafından Anadolu başta olmak üzere bir taraftan tarihteki Türk fetihleri de işgal ve istila olarak nitelerken üstelik dünya ölçeğinde izledikleri siyaset dünya literatürüne adı basbayağı bilimsel olarak ’’emperyalizm’’ olarak geçtiği halde ’’çağdaş ve modern batı uygarlığı’’ adı ile selamlanabilmekte ve Türk milletine aynı değerler üzerine model olarak dayatılabilmektedir.

İslam’ın Dünya Hakimiyetine Giden Yolda Kur’an’ın Çizdiği Yol Haritası Üzerine Birkaç Söz:

Öncelikle hakimiyetle tahakkümü birbirinden ayırmak gerekir.Tahakküm sulta altına almak anlamına gelir.Başlıktaki hakimiyet ’’duruma hakim olmak,kendine hakim olmak’’ cümlelerinde olduğu üzere pozitif anlam ifade eden bir kavramdır.Kimseyi tahakküm altına almak değil.

İslam’ın dünya hakimiyeti Kur’an’da en kısa ifadesiyle kula kulluğu ortadan kaldırmak,bu cümleden olarak yeryüzünde tüm dünya halklarını tek bir aile haline getirmek,bu suretle barış ve adaleti tüm yeryüzünde hakim kılmayı amaçlayan evrensel insanlık ülküsünü hayata geçirmeyi gaye edinir.Bunun dışında cahili dünyanın insanın insanı sulta ve boyunduruk altına almasını,sömürmesini ve köleleştirilmesi gayesi ile yapılan tüm savaşlar İslam’da haram kılınmıştır:

‘’’Fitne ortadan kalkıncaya ve din tamamen Allah'ın oluncaya kadar onlarla savaşın! (İnkâra) son verirlerse şüphesiz ki Allah onların yaptıklarını çok iyi görür’’ (Bkz.Enfal/39).

Ayette geçen fitneden kasıt kula kulluktur.İnsanın insanı kendi sultası altına alması,ezmesi,sömürmesi ve köleleştirmesidir.Bunlar ortadan kalktığı zaman yeryüzünde kula kulluk kalkmış ve hakimiyet tamamen Allah’ın olmuş oluyor.Ayet bunu ifade ediyor.

Bu evrensel insanlık ülküsünün hayata geçirilmesi sorumluluğu Kur’an’da İslam ümmetinin omuzlarına yüklenmiştir (Bkz.143,Al-i İmran/110).İslam ümmetinin bu sorumluluğu yerine getirebilmesi için ise ayrılıkçı ve işbirlikçi yönetimlerin tahakküm ve tasallutundan kurtulması gerekiyor.İslam halkları dünya küfrü ve istikbarına hizmet işbirlikçi yönetimlerden kurtularak kendi içlerinde tek bir aile ve tek bir bütün olacaklardır.Bu da ancak ümmetin rızası ile iş başına gelen bir önderliğin arkasında saf tutmakla mümkündür.Hilafet bu önderliği ifade eder.Dolayısı ile hilafet sanıldığı ve ısrarla empoze edilmeye çalışıldığı gibi gerici bir kurumlaşma değil,tam aksine dünya küfrü ve istikbarına karşı tüm dünya ezilenlerinin kölelikten,ezilmekten ve sömürülmekten kurtulmasını gaye edinen ilerici ve devrimci  liderliği ifade eder.Burada anlattığımız hilafetin gerçeği ve doğrusudur.Yoksa adı hilafet olup fakat icraatta insanları ezen,sömüren,belli bir sınıfın,soy veya zümrenin kulluk ve sultası altına alan hilafet Allah’ın hilafeti değil,şeytanın hilafetidir.

Hilafet ve Saltanat Nasıl Bir Oldu?

İslam’da aslolan önderliğin karşılıklı rıza ve gönüllü katılım yolu ile inşaasıdır.Fakat insanlar tarihlerinin binlerce yılı kapsayan çok uzun dönemlerinde feodal ve asabi kültürü aşamadıklarından önderliği inşanın tek yolu güçlü bir aşiret,kabile veya ailenin etrafında birleşmekle gerçekleşiyordu.Modern zamanlara kadar bu böyle geldi.Modern zamanlarda ise İngiltere örneğinde olduğu gibi kralın yetkileri kısıtlanarak saltanat meşruti bir niteliğe evrildi.Yetkiler büyük oranda serbest seçimlerle gelen parlamentoya devredilmişti.Bu gün İngiltere’de krallık nasıl ceberrut bir yapıyı temsil etmiyor ve sembolik bir anlam ifade ediyorsa Osmanlı’da da saltanatın durumu aynıydı.Bu cümleden olarak saltanat ve sulta aynı kökten gelen kavramlar olmakla birlikte Osmanlı saltanatı bir sulta değildi.Tıpkı İngiliz kraliyetinin bir sulta olmadığı gibi.Dahası Osmanlı devleti devletin kuruluşunda kurucu unsur olan Kayı beyliğinin diğer beylikler üzerinde zor baskı ve Moğollar örneğinde olduğu gibi yağma ve talan üzerine kurulmuş değildi.Bunun en açık delili Osman bey kayı beyliğinde bey seçildiğinde manevi önder Şeyh Edibali’nin Osman bey’e nasihatleridir.Bu nasihatler içinde geçen ’’insanı yaşat ki devlet yaşasın’’ cümlesi bu günkü sosyal devletin taa 1200 YY öncesinden bir habercisi niteliğindedir.Kısaca ifade etmek gerekirse Osmanlı beyliği hak ve adalet üzere Türk boylarını birleştirmedeki başarısı ile devlet olmuştur. Dahası Osmanlı devleti kuruluşunda son zamanlarını yaşayan Anadolu Selçuklu devleti ile savaşarak egemenliği zor ve gasp yolu ile elde etmiş de değildir.Süreç içinde Osmanlı saltanatı ve dolayısı ile Türk

Ancak şunu da belirtmemiz yerinde olur:

Devlet,hilafet,saltanat derken sonuçta biz insanı konuşuyoruz.İnsan melek değildir. Hataları ve yanlışları vardır.Dolayısı ile dört dörtlük,tertemiz tarih de iddia etmiyoruz.Sadece biz değil kimse iddia edemez.Bu yazıda sadece bir çerçeve çizmeye çalıştık.Saltanatın ise dünyadaki gelişmelere göre geçirdiği dönüşümü anlattık ve her ikisi de en azından İngiliz kraliyet rejimi ne kadar çağdaş krallıkla parlamenterizmin uyumlu bir sentezi ise en az o kadar çağdaş ve parlamenter sistemi içselleştirmiş durumdaydı. Dolayısı ile sistem içinde her ne yanlış yapılmışsa tartışılması tarihçiler arasında saklı kalmak kaydiyle yönetici kadroların yaptığı yanlışların faturasının rejimin kendisine kesilmesini ve rejimin komple tasfiyesini mantıken haklı bir zemine oturtmak mümkün görünmemektedir.Aksi halde cumhuriyet rejimi içindeki hukuksuzlukların da cumhuriyete kesilmesi gibi bir mantık garabeti ile karşı karşıya kalırız.O nedenle rejimin tasfiyesinin konuşulduğu bir zeminde konunun padişahların evlat ve kardeş katli,2.A.Hamit ulu hakan mıydı,kızı sultan mıydı ve Vahdettin’in bir İngiliz gemisine binerek ülkeyi terk etmesi gibi konuları rejimin tasfiyesinin gerekçeleri olarak göstermeyi mantıken tutarlı bulmak mümkün değildir. Dahası aynı garabet tüm devletlerin yaptıkları hukuksuzlukların faturalarının o devletlerin yönetim sistemleri olan rejimlere kesilmesi gibi bir noktaya ulaşır ki bu durumda dünyada tasfiye edilmeyi hak etmeyen rejim bulmak mümkün olmayacaktır.Sadece hilafet ve saltanat değil hiçbir rejimin inanırları ve bağlıları da buna yanaşmayacaktır.O nedenle Osmanlı hilafet ve saltanat sisteminin tasfiye edilmesinin nedenlerini içerde değil dışarıda aramak en mantıklısıdır.Yani hilafet ve saltanat sistemi küresel egemenler açısından baktığımız zaman kimin zararınaydı,kimin emperyalist politikalarının önünde engel teşkil ediyordu ona bakmak gerekiyor.Buradan baktığımız zaman oklar hepsi de Siyonist güdümlü İngiliz,AB,ABD emperyalizmini göstermektedir. İstilaları altındaki İslam toplumları göz önüne alındığında aslında Rusya ve Çin de hilafet sistemi için bir tehdit durumundadır veya onlar da hilafeti kendileri için bir tehdit olarak görecekler böyle bir kurumun ortadan kaldırılması için onlar da ellerinden geleni artlarına koymayacaklardır.Belli ki hilafetin eli bu ülkelerin nüfuzundaki İslam coğrafyalarına kadar ulaşmamış ancak 19.YY’ın sonları ve 20.YY’ın başlarında batıda sanayi devriminin gerçekleşmesi ile Ortadoğu petrollerine ve Afrika’nın bakir topraklarına,Hindistan’a gözünü diken İngiliz emperyalizmi için hilafet en büyük engeldi.

Hilafet ve saltanatın Osmanlı hanedanında birleşmiş olması tıpkı İngiltere kraliyet sisteminde olduğu gibi bu iki kurumun siyaset üstü tutulması ve bu sistemin ümmet tarafından kabullenilmişliği ümmet nezdinde göreceli bir uzlaşmışlık ve istikrarı da beraberinde getiriyordu.Burada yapılması gereken sistemin zayıflayan temellerine payandalar atarak sisteminin güçlendirilmesi ve sürekliliğinin sağlanması iken her iki kurumun da cumhuriyet rejimi tarafından lağvedilmesi gerek içerde gerekse İslam coğrafyası ölçeğinde de ciddi bir istikrarsızlık,dağılma ve çözülmeyi de beraberinde getirmiştir.Cumhuriyet Osmanlı hakkında redd-i miras’ta bulunmakla İslam coğrafyasından elini ayağını çekerek bu coğrafyayı İngiliz ve ABD emperyalizmine altın tepsi içinde hediye etmiş oldu.

Cumhuriyet sadece Osmanlı hakkında redd-i mirasta bulunmakla kalmadı.Selçukluyu da bu denklem içinde düşündüğümüzde bin yıldır ait olduğu ve lideri bulunduğu inanç,tarih,kültür ve medeniyet havzasından,ailesinden koparak,9.YY’dan itibaren şamanlıktan İslam’a geçerek orada üstlendiği misyonundan vazgeçmek suretiyle bu yolda bin yıldır savaştığı,kendi medeniyetine düşman seküler batı modernitesi denilen yeni bir dünyaya katılmış oluyordu.Türk milletinin maşeri vicdanı kendisine danışılmadan  tepeden inme yöntemlerle,darbelerle,dipçik ve postalla dayatılan bu sistemi,değişim ve dönüşümü hiçbir zaman onaylamamıştı.Onun içindir ki bu sistemi Türk milletine dayatan askeri ve bürokratik aristokrasi ile onun siyasi partisi hiçbir zaman tek bir dönem tek başına iktidar olamamıştı.

Peki 8. ve 9. YY’lardan itibaren yükselişe geçen ve yaklaşık 16.YY’dan itibaren düşüş trendine giren İslam medeniyetinin seküler batı modernitesi karşısında yenilmesinin nedeni neydi?

Bu sorunun cevabı ayrı bir yazı konusu olduğundan bu yazıda bu konuya girmedik.Bu yazının konusunu İngiltere kraliçesinin ölümü vesilesi ile gündeme gelen İngiliz ve Osmanlı monarşileri arasındaki benzerliğe rağmen monarşiye dayanan İngiliz kraliyet sistemine övgüler düzerken Osmanlı monarşisinin lanetlenmesi ve çağdışı ilan edilmesindeki paradoksun sorgulanması ile sınırlı tuttuk.

 SİYASİ AKLIN TAVAN YAPTIĞI İNGİLİZ MONARŞİSİ  VE OSMANLI MONARŞİSİ ARASINDA BİR KARŞILAŞTIRMA

 

Bakın hele siz şu İngiltere’ye.Hem monarşik krallık.Hem ruhani lordlar meclisi.Lordlar meclisine internetten baktım nedir diye.Verilen bilgiler şöyle:

 

 ‘’Her ne kadar eski işlevselliğini yitirse de Lordlar kamarası Birleşik Krallık parlamentosunun en üst kademesi ve kadim bir tarihi var.Üyelerinin seçimle gelmediği, demokratik temsil ilkesine dayanmayan bir meclistir Lordlar Kamarası.İngiliz parlamentosunun üst meclisidir. Geleneksel olarak aristokrasiyi temsil eder.

Günümüzde ise toplumsal hayatta, siyasette önemli görevler alarak sivrilmiş insanların emeklilik günlerinde gidecekleri yerdir. Böyle kişilere kraliyet tarafından lord gibi aristokratik payeler verilerek bu meclise üye olmaları sağlanır.Örneğin, başbakan siyasetten sonra kraliçe tarafından Lordlar Kamarası'nın üyesi yapılır ve birikimlerinden yararlanılmaya devam edilir.

işlevi; akıl ve birikimle avam kamarasının alabileceği sakıncalı kararlar ve yasaları tekrar düşünmesini sağlamaktır’’.

Bizdeki Encümen-i Daniş’in resmileştirilmiş ve parlamenter çatı altına alınmış bir şekli anlaşılan.Ama ilginç olan şu:

Lordlar kamarası/meclisinin ruhani olan ve olmayan diye iki kanadı var.Bunu bir kenara yazın.Kral ve kraliçe Anglikan kilisesinin başı ve yeni kralın seçiminde yeni kral da Tanrıya bağlı olarak tanımlanıyor.

Demek bu İngiltere laik de değil.Kral en üst makam olarak İngiliz uluslar topluluğunun en üst ruhani lideri.Papa’ya denk mi,altında mı,üstünde mi ona bir bakmak gerekiyor.Ama İngiliz Uluslar Topluluğu’nun halifesi olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.Bunu derken İngiliz Uluslar Topluluğu’nun da bizim literatüre bir çevrisinin yapılması gerekiyor.Yani bir çeşit İngiliz Ümmetçiliği.Hatta ümparatorluğu.Yani bu İngiltere rejiminde ümmetçilik var.Hilafet var.Saltanat var.Bunlar varsa bunların toplamı zaten teokrasi demektir.

Vay vay vay!

Vay uyanık İngilizler vay!

Vay açık göz İngilizler vay!

Meğerse bizim İngiltere Seküler Batı Modernite’sinin Modern Çağ’da yükselttiği değerlerin hiç birini iplememiş.Ama buna karşılık bizdeki hiçbir laik demokratın İngiltere’yi Ortaçağ’a postaladığını görmedik nasıl oluyorsa.Gören varsa söylesin bilelim.Kendileri modern çağın hiçbir değerini iplemezken bizleri nasıl da uyutmuşlar.

Benim sayfamda ekli sözde bütün dinleri lanetleyen,uygarlık dışına iten ultra bilimci,ultra laik bir arkadaş da işte bu İngiltere rejimini öve öve bitiremiyor.Asla toz kondurmuyor.İyi mi?

Anlayacağınız siyasi anlamda İngiliz’lere helal olan bizlere haram.Bu domuz eti mi ki İngiliz’e helal,bize gelince haram oluyor?Bizleri Ortaçağ’a mahkum eden parametreler her nasılsa İngiliz’leri etmiyor.İngiliz’de krallık var,kraliçelik var,kendi kültür ve medeniyeti temelinde ümmetçilik var,hilafet var,parlamentosunda ruhani meclis var.Teokrasi var.Laiklik yok.O çağdışı olmuyor.Aynı şeyleri İslam kültür ve medeniyeti temelinde biz istersek biz çağdışı oluyoruz.Bu nasıl oluyor?.Bu paradoksu çözebilen var mı?

Aynı şeyleri İsrail için de düşünebiliriz.Zira üyesi bulunduğumuz NATO’nun patronu ABD.ABD’nin patronu da İsrail.O da teokratik bir rejim.Arz-ı Mev’ud,diğer ismi ile Vaad Edilmiş Topraklar bir Tevrat dogması olup NATO ve Masonluk üzerinden dünya Siyonist İsrail egemenliğinde Tek Dünya Devlet’ine doğru gitmektedir.Türkiye seküler felsefe temelinde laik,demokratik cumhuriyet üzerinden patronluğunu Siyonizm’in yaptığı dünya küfrü ve istikbarına  eklemlenirken diğer İslam ülkeleri özellikle Arap dünyası sahte din ve ceberrut krallıklar üzerinden aynı dünya sistemine eklemlenmektedir.

Tam bu noktada İngiliz/ABD/Haçlı/Siyonist ittifakına hakim olan üst akıl ile  İslam aklı  (bu günkü hakim İslam aklını kastediyorum) arasındaki korkunç dengesizliği yakalayabilmek çok çok büyük önek arzetmektedir.

Temeli emperyalist savaşlar,zulüm,haksızlık,acı,kan ve gözyaşına dayalı dünya sistemi/ küfrü ve istikbarı karşısında diz çökmüş veya çöktürülmüşseniz muhakkak sizde bir akıl ve idrak problemi var demektir.Bu problemin çözümünün şifreleri ise İngiliz kraliyet rejimi ile İngiliz Uluslar Topluluğu sisteminde bulunuyor.Neden İngiliz öyle de biz böyleyiz.Sistem olarak hilafet ve saltanat mutlak ölüm ve yok oluş,laik cumhuriyet  ise hayatın olmazsa olmazı ise o zaman İngiliz kraliyet sistemi İngiliz Uluslar Topluluğu diye isimlendirilen İngiliz imparatorluğu nedir?Hani dünyada imparatorluklar dönemi bitmişti ve artık çağımız ulus devletler çağı idi?

Peki asıl hedef neydi?

Ne olacak!Gerileme döneminde devletlerarası güç dengeleri içinde adı Hasta Adam’a çıkan Osmanlı’nın ideolojik temellerini yıkmak ve arkasından varılmak istenen üç hedeften söz edebiliriz:

1-Birinci hedef Duraklama döneminden birinci dünya savaşına kadar olan dönemi kapsıyor.Bu dönemdeki hedef Osmanlı’yı Avrupa’dan silmekti.Bu dönemde bu hedefe ulaşılıyor.

2-İkinci hedef Osmanlı’da kurucu unsur olan ve tarihteki İslam fütühatının Araplardan sonra ikinci öncü gücü olan Türklüğün önce ulus devlete mahkum edilerek Anadolu’ya kitlenmesi, arkasından alkol,uyuşturucu ve fuhuş yolu ile zombileştirilerek insanlık nezdinde yüklendiği tarihsel misyon ve asaletinden soyutlamak,Müslüman kimlik ve değerlerden asimilasyonla birlikte evrensel misyonundan alıkonularak Anadolu içinde çürütülmesi ve imha edilmesidir.

3-Üçüncü hedef İslam’ın Asya,Afrika,Ortadoğu ve Uzakdoğu’dan silinmesidir.

 

Türkiye’nin Yapması Gereken:

Bu plana karşılık Türkiye’nin yapması gereken İslam aleminin her şeye rağmen devam eden payitahtı olma niteliği ile birlikte dünya sistemi tarafından üzerinde kurulan ideolojik,politik politik tezgahları bozma,öğretilmiş yanlış ezberleri gözden geçirme sorumluluğu açısından  İngiltere kraliyet rejiminden alacağı çok dersler var.Amerika dünya hakimiyeti peşinde onlara laf yok.İngiltere,Rusya,Çin dünya hakimiyeti peşinde ve hepsinin de hedefinde İslam coğrafyası var.Onların ülkelerinde devletlerinin dünya hakimiyeti peşinde olmasını kınayan, ayıplayan, megalomanlıkla,hayalperestlikle suçlayan yok.Tarihin bir çok cilvesi sonucu k kaybettiğimiz üstelik de halkları ile aynı inanç,tarih,kültür ve medeniyet ortak aidiyeti nedeni ile tek bir aile olduğumuz Selçuklu ve Osmanlı hinterlandına sahip çıkmak neden hayalperestlik oluyormuş?.ABD ve İngiltere’nin Fas’tan Endenozya’ya kadar olan coğrafya halkları ile  hangi inanç,tarih,kültür ve medeniyet birlikteliği vardır?Bu bağlamda Türkiye ve Osmanlı birbirinden ayrı olgular olmayıp Türkiye’yi inanç,tarih,kültür ve medeniyet aidiyetine geri dönmek ve İslam alemi nezdindeki misyonuna sahip çıkma sorumluluğu beklemektedir.

Şeytan Türk milletinin Türklük refleksini dürtükleyerek bir anlamda Türk’ün Türklüğünü Türk’ü tarihi misyonundan alıkoymak için kullanmaktadır.Bunu Lafonten’in Karga İle Tilki hikayesinde olduğu üzere Türk’ü savunuyormuş gibi görünerek Türklüğü budamak ve altını oymak da diyebiliriz.Ümmete sahip çıksa irtica,kendi soydaşı olan halklara sahip çıksa faşizm oluyor.Dünya küfrü ve istikbarı dünya hakimiyetine koşarken ona hapsedildiği coğrafya razı olmak yani boynuna takılan kölelik tasmasını şeref madalyası gibi taşıması empoze edilmek isteniyor.Umudumuz odur ki Türk milleti atalarının binlerce yıllık sahip olduğu tarihi feraset ve basiretine dönerek bu tezgahlara gelmeyecektir.

NELER SÖYLENDİ?
@
NAMAZ VAKİTLERİ
PUAN DURUMU
  • Süper LigOP
  • 1GALATASARAY3390
  • 2FENERBAHÇE3386
  • 3TRABZONSPOR3355
  • 4BEŞİKTAŞ3351
  • 5RAMS BAŞAKŞEHİR FUTBOL KULÜBÜ3349
  • 6ÇAYKUR RİZESPOR3348
  • 7KASIMPAŞA3346
  • 8BITEXEN ANTALYASPOR3345
  • 9CORENDON ALANYASPOR3345
  • 10EMS YAPI SİVASSPOR3345
  • 11YUKATEL ADANA DEMİRSPOR3341
  • 12YILPORT SAMSUNSPOR3339
  • 13MKE ANKARAGÜCÜ3337
  • 14MONDİHOME KAYSERİSPOR3337
  • 15TÜMOSAN KONYASPOR3336
  • 16GAZİANTEP FUTBOL KULÜBÜ3334
  • 17VAVACARS FATİH KARAGÜMRÜK3333
  • 18ATAKAŞ HATAYSPOR3333
  • 19SİLTAŞ YAPI PENDİKSPOR FUTBOL3330
  • 20İSTANBULSPOR3316
Gazete Manşetleri
Yol Durumu
BURÇ YORUMLARI
  • KOÇ
    Koç Burcu
  • BOĞA
    Boğa Burcu
  • İKİZLER
    İkizler Burcu
  • YENGEÇ
    Yengeç Burcu
  • ASLAN
    Aslan Burcu
  • BAŞAK
    Başak Burcu
  • TERAZİ
    Terazi Burcu
  • AKREP
    Akrep Burcu
  • YAY
    Yay Burcu
  • OĞLAK
    Oğlak Burcu
  • KOVA
    Kova Burcu
  • BALIK
    Balık Burcu
ANKET OYLAMA TÜMÜ
E-Bülten Kayıt
ARŞİV ARAMA